27 Ağustos 2016 Cumartesi

Dünya Sağlık Örgütü' ne göre 21. yüzyılın en büyük sağlık sorunları arasında çocuk obezitesi geliyor. 2010 yılı verilerine göre dünyada 42 milyon çocuk obezite sorunu yaşıyor ve bunların 35 milyonu Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde.

Her ne kadar ülkemizde şişman çocuğa sağlıklı çocuk gözüyle bakılsada, gerçek ne yazık ki böyle değil.

Çocukken obez olan bireyler genellikle büyüyünce de obezite sorunuyla karşı karşıya kalıyorlar ve bazı kronik hastalıklara yakalanma riski de normal kilolu çocuklara göre daha fazla oluyor.

Çocuk obezitesinin temel nedeni alınan kalori miktarı ve harcanan kalori miktarı arasındaki dengesizlik. Bunu da iki nedene bağlayabiliriz:

-Bol yağ ve şekerden oluşan yüksek kalorili besinlerle beslenme,
-Günlük yasamdaki hareketsizlik.

Genellikle reklamlarda çocuklara yönelik olan ürünler yağ, şeker ve tuz yönünden çok zengin ve büyük porsiyonlarda  sunuluyor. Genellikle doyurucu özelliği olmadığından çocuklar doyduklarını hissedinceye kadar  bol miktarda kalori tüketmiş oluyorlar. Bunun yanında bir de çocuklara fiziksel aktiviteden yoksun bir hayat sunduğumuz zaman, obezite sorunu başlıyor. 

Maalesef teknoloji çağında  bir çocuğu televizyon, bilgisayar, cep telefonu, tablet, bilgisayar oyunları gibi ürünlerden uzak tutmak oldukça zor. Ama anne-babaların çocuğa karşı sorumluluğu da burada başlıyor zaten. Elbette çağımıza ayak uydurmalıyız, önemli olan belli konuların sınırlarını çizebilmek. Çok eğlenceli bilgisayar oyunlarına karşı bol fiziksel aktivite ve eğlence içeren alternatifler üretebilmek gerekiyor.

Obezitenin diğer sebeplerine bakacak olursak bunların içinde genetik sorunları, ailenin kötü beslenme alışkanlıklarını, hormonal hastalıkları, duygusal sorunları, bazı kronik hastalıklarda kullanılan ilaçları bulabiliriz. 

Tedavide en önemlisi ailenin hayat stilini değiştirmesidir. Genellikle sağlıklı beslenen ve sağlıklı bir yaşam süren ailelerin çocukları da sağlıklı alışkanlıklar kazanacaktır. Yapılan araştırmaya göre her iki ebeveyni obez olan cocukta obezite riski %80, yalnızca biri obez ise %50, ikisi de obez değilse oran %9 olarak saptanmış. Görüldüğü üzere sağlıklı bir kiloya sahip anne-babanın obez çocuğa sahip olma riski sadece %9; bu da çocuğun sorumluluğun bizde olduğunu çok net bir şekilde gösteriyor.

Tedaviye başlamadan önce çocuğumuzun tam bir doktor kontrolünden geçirilmesi gerekir. Obezitenin altında yatan asıl sebebin teşhisi tedavi yöntemleri seçimi için çok önemlidir. 

Obezite sebebinin beslenme alışkanlıklarından kaynaklandığını varsayarsak tedavi için şöyle genel bir tablo çizilebiliriz: 

                                                


1-Çocuğun yaşına göre tüketmesi ve harcaması gereken kalori miktarı hesaplanmalıdır öncelikle. Bu sayede menüleri ve tüketilecek miktar belirlenir.

2-Bütün aile yaşam tarzı değişikliğine destek olmalıdır. Yani bir çocuğa diyet programları uygularken ailenin diğer bireyleri saglıksız fastfood tarzı beslenemez.Bu disiplinli bir grup çalışması olmalıdır.

3-Mümkün olduğu kadar cips, şekerli, gazlı, renklendirici veya tatlandırıcı barındıran içecek/yiyecekten uzak duralım. Evimizde her an çocuğun erişiminde olacak sağlıklı yiyecekler mesela meyve,sebze, kuruyemiş.. bulunduralım.

4-Menülerde dengeli ve az kalorili yiyecekler 5 öğüne bölünerek verilecektir. Diyet ile yavaş kilo kaybedilmelidir ki büyüme çağında olan çocuğun boy ve zihinsel gelişimi etkilenmesin.

5-Haftada en az 3 gün 60 dakika sürecek egzersiz programları uygulanmalıdır. Günde 4 saatten fazla televizyon izleyen çocuklarda, 1 saat veya daha az süre televizyon izleyenlere göre daha yüksek obezite vakasına rastlanmıştır.

6-Bebeklerimize ek gıdaya başladıktan sonra aylara göre yiyebileceği meyve ve sebzeler günde en az bir kez sunulmalıdır. Unutmayalım ki nasıl beslenmeye alışırsa öyle devam edecektir. Her ne kadar bilimsel araştırmalarla desteklenmese de 2 yaşına kadar şekersiz beslenen bebeklerin, 2 yaşından sora tatlı tüketimine yatkınlık oranlarının düşük olduğu düşünülmektedir. Bebeklerimizin yiyeceklerini tatlandırırken rafine şeker yerine meyvelerden faydalanmaları önerilir.

7-Cocuklarda obezite tedavisinde ilaçlar kullanılmamaktadır, cerrahi tedavi ise çok nadir durumlarda uygulanır.

Obezite toplumsal bir sorun olarak düşünülmeli ve obeziteyle mücadele değişik sosyal plan ve projelerle desteklenmelidir. Örnek verecek olursak; bazı İskandinav ülkeleri çocuklar icin olan programlarda ve yayın saatlerinde yiyecek reklamları yasaklanmıştır. Okullarda obezitenin önlenmesine yönelik programlar ders müfredatına eklenmiştir. Okul yemeklerinin besin ve kalori degerleri ailelere bildirilmektedir.

Çocukları doğayla iç içe yaşamaya, koşmaya, oyamaya, bisiklet binmeye teşvik etmeliyiz. Memlekette koşup oynanacak yeşil alan mı kaldı diye düşünsek de birçoğumuz, biraz zorlamayla bulabileceğimizi düşünüyorum.

Dört tarafı alışveriş merkezleriyle sarılmış memleketimde AVM’lerin içindeki halılarla yeşillendirilmiş, ampullerle güneş ışıklandırılması yapılmış alanlar maalesef doğal alandan sayılmıyor.
Yazının sonlarına doğru şunu da belirtmeden geçmeyelim. Obez çocuklar büyüdüklerinde diyabet, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, kalp ve damar hastalıkları, kemik ve eklem rahatsızlıklarından en az birine sahip olma riski çok yüksek olacaktır. Ama bence en kötüsü çocuk yaşında yaşayacağı psikolojik travma, dışlanma ve utanma duygusu, yerle bir olan özgüven… 
2

24 Ağustos 2016 Çarşamba


Hem küçüklere bir bardak sütün yanında, hem de büyüklere bir fincan kahvenin yanında eşlik edecek, çok lezzetli, bol meyveli, unsuz, şekersiz, yine çok sağlıklı bir kurabiye yaptım. Eee tabii ki yulaflı oldu. Yulafın öneminden bahsetmiştik. Böylesine değerli bir besini sadece kahvaltıya dahil etmek haksızlık olurdu.

Kerem bebek için iyi bir ara öğün oldu, umarım sizler ve sizin küçükleriniz de beğenir, menülerinize eklersiniz.


Malzemeler şöyle:

-2 yumurta
-2 muz
-1 tatlı elma
-1 su bardağı yulaf unu
-3 su bardağı yulaf ezmesi
-1/2 su bardağı yogurt
-1/3 su bardağı zeytin yağı
-1 su bardağı kuru üzüm
-1 tatlı kaşığı tarçın
-1 tatlı kaşığı kabartma tozu
-1 tatlı kaşığı zencefil tozu

Önce muzları ve elmayı mutfak robotunda smoothie kıvamına gelinceye kadar cektim. Sonra 2 yumurtayı çırptım ve bütün malzemeleri karıştırdım. Elle şekil verilecek bir kıvamda olmuyor. Bu yüzden kaşıkla tepsiye aktarıp şekil verdim. 180 derece önceden ısıtılmış fırında 30 dakika pişirdim.
0

23 Ağustos 2016 Salı

Bugün Mateo bebek için değişik bir sebze düşünüyordum. Markette meyve-sebze reyonunun önünde bir süre durup baktım, acaba hangisinden ne yapabilirim diye. Sonra gözüme pancar çarptı. Ne yalan söyleyeyim önce ne olduğunu anlamadım, çünkü daha önce hiç pancar yemediğimi fark ettim. 

Eve gelince internette şöyle bir gezindim pancardan ne yapabilirim diye. Yoğurtlaması, turşusu, salatası derken pek beğendiğim, daha doğrusu bizim bebeğe yedirebileceğim bir tarif bulamadım.

Bizim oğlan son zamanlarda yemeği kendisi yemek istiyor, dolayısıyla minik parmaklarıyla kolay kavrayabileceği yemekler yapıyorum genelde. İşte bu sebepten aklıma mücverini yapmak geldi yeni tanıştığımız sevgili pancarın.

İyi ki de yapmışım. Biz çok beğendik.

Yanına çatalla ezdiğim bir avokadoya biraz yoğurt ve azıcık sarımsak tozu eklediğim dip sos yaptım, çok yakıştı. Tavuk köfteyle beraber afiyetle yedik.

 Hadi, deneme sırası sizde...




PANCAR MÜCVER


-3 pancar
-1 kabak
-2 yumurta 
-1/2 soğan
-1 su bardağı yulaf unu
-1/2 demet dereotu
-1 çay bardağı beyaz peynir
-Tuz, taze çekilmiş karabiber, kimyon


Pancar, kabak ve soğanı rendeledim. Çatalla ezdiğim beyaz peyniri, çok ince doğradığım dereotunu, mutfak robotunda çekip yulaf unu yaptığım yulaf ezmesini ve baharatlarımı sebzelerimle karıştırıp, fırında 200 derecede pişirdim. 
0

21 Ağustos 2016 Pazar

Yulafın yararlarından bahsetmiştik, o zaman bir de yulaflı kahvaltılık tarifi paylaşalım. Bence hazır bebek mamalarına alternatif olacak bir tarif. Ayrıca tarif üzerinde kendiniz ve bebeğinizin damak tadına göre oynama da yapabilirsiniz. Bizim evde Kerem bebek ve babası en çok elmalısını seviyorlar. Kerem daha katı olarak kaşıkla tüketiyor, babası ise süt miktarını arttırarak kahvaltıda içiyor.

Tarifimiz ise şöyle:

-1 tane rendelenmiş elma,
-1 çay bardağı yulaf ezmesi,
-1 çay kaşığı tarçın,
-2 çay bardağı su,
-1 çay kaşığı bal (+1 yaş için)
-Katılık durumuna göre istediğiniz kadar süt veya devam sütü

Yulaf ezmesini suyla muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirelim,  dibi tutuyor biraz, arada karıştırmayı unutmayın. Piştikten sonra rendelenmiş elmayı, tarçın ve balı da karışıma ekleyelim ve istediğimiz katılığa gelinceye kadar süt ilavesi yapalım. İşte bu kadar basit!


Dediğim gibi, içine armut, muz, çilek, blueberry, taze incir...yani istediğiniz meyveyi ekleyebilirsiniz.

Yarın kahvaltıya muhakkak deneyin derim.

0

Yulafın yararlarını anlamak için öncelikle onun bileşenlerini tanıyalım.



*Proteinler: Yulaf bünyesinde 8 aminoasitten 6´sini barindirir (buğday sadece 1,arpa ve çavdar 0 aminoasit bulundurur). Bu aminoasitler sayesinde vücudumuz yeni dokular oluşturur. Içerdiği yüksek miktarda aminoasit sayesinde karaciğerde lektin üretimini uyarır ve böylece vücudunuzdan toksinlerin arındırılmasını destekler.

*Yağlar: Yulaf doymamış yağlar ve linoleik asitlerden oluşur.

*Karbonhidratlar: Enerji kaynağı maddelerdir. Yulafı oluşturan karbonhidratlar ise yavaş emlenlerden olduğu icin kan sekerini düzenler ve kahvaltılardan hemen sonra üzerimize bir agirlik cokup uyku gelmesini engellemiş olur.

*Vitamin ve Mineraller: Tahıllar icinde en çok mineral ve vitamin barındıran tahıldır. Vitaminlerden E, B1,B2,B3 ve B6; minerallerden ise Kalsiyum,Demir, Zinc, Fosfor, Magnezyum,Potasyum,Bakir ve Sodyum bulundurur. B vitaminleri merkezi sinir sistemimizin iyi calismasi icin çok onemlidir.

*Lifler: liflerden çok zengindir, bu sayede kabizligi önler, kan sekerini düzenler ve kotu kolesterolun (LDL) düşmesine yardimci olur.


Yukarıda biraz faydalarından bahsetmiş olsamda şöyle kısaca özetleyebiliriz:

*icerigindeki linoleik asit sayesinde kotu kolesterol olarak bilinen LDL seviyelerini dusurerek kardiyovasküler hastalıklardan korur.

*Kan sekeri seviyelerini kontrol eder.

*Kabizligi önleyerek sindirim sistemine yardimci olur.

*Yüksek seviyedeki aminoasitleri sayesinde yeni doku oluşumuna büyük katki saglar.

*Vücudun toksinlerden arınmasına yardimci olur.

*Anti-kansorejendir.

*Yavaş emilen karbonhidratları sayesinde uzun suren tokluk hissi vererek diyet yapanların kilo vermesine yardimci olur.

*Barindirdigi Kalsiyum sayesinde demineralizasyonu engelleyerek kemik erimesinin önüne geçer.



Butun bu harika özelliklerine rağmen içerisinde gluten bulundurduğundan dolayı gluten alerjisi (çölyak) hastalarına önerilmez. 

2

20 Ağustos 2016 Cumartesi

Hazır kuru fasulyenin faydalarından bahsetmişken bir de tarif yazalım. Bu kek bebekler için tam bir protein ve enerji bombası. Ayrıca unsuz ve şekersiz olduğu için de çok sağlıklı.

Siyah Kuru Fasulyeli Kek (+1 yas)

-3 yumurta
-2 olgunlaşmış muz
-5 adet büyük hurma
-1 su bardağı haşlanmış siyah kuru fasulye
-1 su bardağı süt
-1/2 çay bardağı zeytin yağı
-1 tatlı kaşığı kabartma tozu
-1 tatlı kaşığı tarçın
-1 tatlı kaşığı kakao
-2 su bardağı yulaf ezmesi ve
-Biraz ceviz

Öncelikle mutfak robotumuzda sırasıyla kuru fasulye, muz, önceden sıcak suda yumuşatılmış hurma ve en sonunda da cevizi çekiyoruz. Sonra yumurtaları iyice köpürüp, beyazlaşıncaya kadar mikserle çırpıyoruz.

Köpürttüğümüz yumurtaların içine süt, zeytin yağı, kabartma tozu, kakao, tarçın ve yulaf ezmesini koyup hepsini karıştırıyoruz ve bu karisima robotta çektiğimiz diğer malzemelerimizi iyice yediriyoruz.

Önceden 180 derecede ısıtılan fırında 30 dakika kadar pişiriyoruz.

Afiyet olsun...
0

Herkese serin ve bulutlu bir Norveç´ten günaydınlar...

Bugün size başlıktan da anlayacağınız gibi kısaca fasulyenin faydalarından bahsetmek istiyorum. Ama bu bildiğimiz klasik beyaz kuru fasulye değil, siyah kuru fasulye. Meksika kökenli bu baklagil türü dünyada en çok Güney Amerika´da tüketilmekte. Ne kadar sağlıklı bir besin kaynağı olduğunu anladıktan sonra artık yavaş yavaş Avrupa ve Asya mutfaklarında da yerini almaya başladı.
  

 

Baklagiller içinde değerlendirildiğinde  yüksek oranda lif içerir. Yapılan araştırmalarda şu sonuçlara varılmıştır:

*Kabızlığı önleyerek sindirim sistemini rahatlatır, kolon sağlığını korur.

*Kan şekerini düzenlemeye yardımcı olur. Diyabet hastaları için önemli bir besin kaynağıdır.

*Diğer baklagillere göre en yüksek antioksidan miktarına sahiptir. Böylece vücuttan toksinlerin atılmasına ve birçok hastalığın oluşmasını engeller, ayrıca kanserli hücrelerin büyümesini yavaşlatır.

*Yüksek lif içeriği sayesinde tokluk hissi oluşturur.

*Yüksek miktarda protein içeriğine sahiptir. Bu özelliğiyle vejetaryen beslenenlerin temel gıdalarının başında gelir.

*En az kırmızı et kadar aminoasit içeriğine sahiptir, ama etten farklı olarak daha az kolesterol içerir.

*İçeriğinde birçok mineral barındırır. Ama bunların en önemlisi Molibden´dir. Molibden vücudumuzun sülfitlerden temizlenmesine yardımcı olarak, baş ağrısı, kardiyovasküler gibi rahatsızlıklardan korur.

*Yüksek oranda demire sahiptir. Böylece demir eksikliği kaynaklı anemi rahatsızlığı olanların diyetlerinde tüketimi önerilir.

*Düşük kilo sorunu olanların kilo almasına yardımcı olur, çünkü çok yüksek kalorilidir.

Evet gördünüz, bu küçük, siyah mucizeden hemen faydalanmaya baslamalıyız. Ek gıdaya baslayan bebeklerin menülerinde muhakkak bulunması gerekir. Unutmayalım ki çok büyük bir hızla gelişen bebeklerimiz çok miktarda proteine ve kaloriye ihtiyaç duyarlar. Siyah kuru fasulye bu özellikleriyle ayrıca birçok değişik pişirilme tarzıyla bize çok yardımcı olacaktır.

Mutlu hafta sonları!!!
0

1 yaş üstü bebekler için, tabii ki yarısını biz indirdik mideye 😊

-1 tane orta boy havuç
-Birkaç dal brokoli
-1 yeşil, 1 kırmızı biber
-1/2 soğan

Bunların hepsini çok küçük küçük doğrayalım

Sonra bu sebzeleri 1 yemek kaşığı tereyağında soteleyelim.

Ayrı bir yerde 3 yumurtayı köpürünceye kadar çırpıp, içine biraz tuz ve diğer istediğimiz baharatlardan koyalım.                    
1 bardak yoğurt ve 1 tatlı kaşığı kabartma tozu koyup biraz karıştırıyoruz.                        
Sonra 1,5 su bardağı yulaf ezmesi ve sebzeleri de ekleyip önceden 180 derecede ısıtılmış fırında pişiriyoruz.


0

19 Ağustos 2016 Cuma

Instagram sayfam bebekler için çok basit aynı zamanda lezzetli ve de doyurucu bir tarifle açılmıştır.

Bugün Mateo Kerem kahvaltıda ekmek ve peynirli omlet yedi. Böylece tek bir yemeğin içinde hem ekmek, hem yumurta, hem de peyniri yemiş oldu.

Tarif kısaca şöyle:

*1 yumurta
*1 dilim tam buğday ekmeği
*2 kaşık süt
*1 parça beyaz peynir

Ekmeği küçük parçalara ayırdıktan sonra, bütün malzemeler ile beraber karıştırıp biraz bekleyelim. Böylece ekmek parçaları hem sütü hem de yumurtayı içine çekiyor ve pişirdikten sonra pofuduk omlet olmuş oluyor. 1 çay kaşığı kadar erittiğimiz tereyağında önlü arkalı pişirelim.

Afiyet olsun!

https://www.instagram.com/p/BJS3tlZBKwc/?taken-by=mommysfood.mkb
0