25 Ekim 2016 Salı

Evet, hindistan cevizimin sütünü de çıkardım, ununu da yaptım ve ta taaa, karşınızda hindistan cevizi sütlü ve unlu muffinlerim. 


Önce HİNDİSTAN CEVİZİ SÜTÜ: Hindistan cevizini rendeleyip çıkan herbir bardak için 2 bardak su ekleyip bir kenarda yaklaşık 3 saat beklettim. Sonra blenderda 2 dakika kadar hiç durmadan çektim. Çıkan bu sıvıyı temiz bir tülbentte iyice süzünce çıkan sıvı hindistan cevizi sütü oluyor. 

HİNDİSTAN CEVİZİ UNU: Sütü ayırdıktan sonra tülbentin içinde kalan cocosları yağlı bir kağıdın üstüne serip düşük ısıda, fırın ızgarasında uzunca bir süre kavurdum. Arada karıştırmayı unutmayın, hemen yanıyor çünkü. İyice kuruyunca mutfak robotunda incecik un oluncaya kadar çektim ve böylece hem kendi sütümü hem de unumu yapmış oldum. 

Eee ne demiş ünlü bir düşünür? Ne duruyorsun, helva... şaka şaka, mufinlerimi şimdi hazırlayabilirim diyerekten başladım. 

2 yumurtayı iyice köpürünceye kadar çırptım. İçine 2 çorba kaşığı balı, 1 orta boy fincan yaptığım hindistan cevizi sütü, aynı fincanla yine kendi yaptığım unu + 1 fincan normal unu, 1 çorba kaşığı hindistan cevizi yağını ve 1 tatlı kaşığı da kabartma tozunu ekleyip, karıştırdım. Muffin kaplarına paylaştırdıktan sonra üzerlerine 1 çay kaşığının ucuyla süt reçeli yerleştirdim ve önceden ısıtılmış fırında pişirdim.

Evet yapımı biraz uzun sürdü ve azcık da zahmetli oldu, ama muffinler pişerken fırından yayılan o hindistan cevizi kokusu varya, işte o zaman değdi dedim, tadı da zaten ayrı bir güzel oldu. 

Afiyet olsun şimdiden! 

0

18 Ekim 2016 Salı

Doğal soğuk algınlığı aşısını buldum galiba :)

Bu topların adını soğuk algınlığı aşısı koyuyorum. Çünkü içinde barındırdığı hemen hemen herşey bir şekilde soğuk algınlığına iyi geliyor. Hazır kış aniden bastırmışken bu defa hazırlıklı yakalanalım. Kış aylarının karanlığı enerjimizi azalttığında da iyi gelecek bir tarif. Ama yine en önemlisi kolay bulunan malzemelerle kolay yapılıyor olması. Ben haftada bir-iki defa azar azar yapmaya karar verdim. Sabah-akşam ailecek birer tane atarız ağzımıza, şifa niyetine :) Tatlı krizlerine de birebir, ama siz yine de ölçüyü kaçırmayın! 


Malzemeler: 
-1 dilim bal kabağı 🎃 
-1 portakalın kabuğunun rendesi 🍊
-1/2 portakal suyu 
-1 olgun muz 🍌 
-1 tatlı kaşığı bal 🍯 
-1 bardak yulaf ezmesi (miktarı portakal suyunun miktarına göre arttırıp azaltın)
-2 çorba kaşığı Hindistan cevizi 
-biraz ceviz 
-kesme şeker büyüklüğünde zencefil 

Yapılışı: 
Portakalın kabuğunu ve zencefilli rendenin en ince tarafında rendeledim. Cevizleri biraz ezdim. Bal kabağını buharda pişirdim ve çatalla ezdim, aynı şekilde muzu da ezdim. Sonra bütün malzemeleri güzelce karıştırıp, biraz buz dolabında beklettikten sonra küçük toplar haline getirip, yine hindistan cevizine buladım. İşte bu kadar, yazması uzun, yapması kısa!                    

Bari biraz da kullandığımız malzemelerin bazılarının faydalarından bahsedelim. Mesela bal kabağı A vitamini ve beta karoten bakımından zengindir, sağlıklı gözlere ve bağışıklık sistemine sahip olmamızı sağlar. Ayrıca demir, protein, potasyum, kalsiyum, folat ve de C vitamini içeriği çok yüksektir. Kan şekerini düzenler. 

Portakal hepimizin bildiği gibi büyük bir C vitamini deposudur. Bağışıklık sistemini güçlendirir. İyi bir idrar söktürücüdür. Enerji verir. Cildi tazeler. Kansere karşı iyi bir doğal savaşçıdır. Kış aylarında bol miktarda tüketmekte fayda var. 

Zencefil; bağışıklık sistemini güçlendirir, bal ile tüketildiğinde öksürüğe iyi gelir. Mide bulantısına iyi gelir. Kan akışını hızlandırarak vücut ısısını düzenler. Yağ yakıcı özelliği olduğu düşünülmektedir, kandaki yağ ve şeker oranını düzenler. Anti-enflamatuvar özelliği vardır. Solunum yolları rahatsızlıklarında nefes almayı kolaylaştırır, balgam söktürücüdür. Hazmı kolaylaştırır. 
2

5 Ekim 2016 Çarşamba

EK GIDAYA BAŞLIYORUZ....(2. KISIM)


6-8 Ay Arası: Temel besinimiz anne sütü olmaya devam edecek (anne sütü alamayan  bebeklerde formül süt). İlk olarak ek gıdaya yarı sıvı ve yumuşak yiyeceklerle başlanır.

-Anne sütü günde yaklaşık 4 ile 6 defa verilir.
-Meyve püresi: Öncelikle tek veya 2 meyve türüyle başlanır. Önerilen meyveler muz, elma, armut ve şeftalidir.
-Sebze püresi: ilk başlama sebzeleri patates, havuç, avokado, bezelye,bal kabağı ve tatlı patatestir. Sonra yavaş yavaş pürelerin içine soğan, sarmısak ve biber eklenebilir.
-Tahıllar: Pirinç unu, yulaf unu muhallebi yapılarak bebeklere verilebilir. Tatlandırmak için kesinlikle şeker veya bal kullanmayınız. Meyvelerle özellikle de muz veya elma ile tatlandırabilirsiniz.
-Protein: Yavaş yavaş 7. aydan sonra tavuk ve kuzu etiyle pürelere başlayabiliriz.Etlerin çok iyi pişmiş olmasına dikkat etmek gerekir. Tavuk hassas bir konu. Eğer organik tavuk kullanmak gibi bir şansınız yoksa, tavuğu gerçekten güvendiğiniz bir markadan temin ediniz.
-Ev yapımı yoğurt, kefir ve lor peyniri bebeklerinizin öğünlerinde alternatif olabilir. Yoğurtları meyvelerle tatlandırabilirsiniz.




8-10 Ay Arası: Bebeğimizi anne sütü ile beslemeye devam ediyoruz. Bebekleri sürekli pürelerle beslemek cok büyük bir haftadır. Tembelleştirir bebekleri. Bu nedenle eğer yutma sorunu yoksa bebeklerin, blenderdan en kısa zamanda vazgeçmeliyiz. Yiyecekler önce çatalla ezerek pütürlü hale getirilir, daha sonra da zamanla küçük parçalara ayırarak bebeklerimize sunmalıyız.

-Anne sütü günde yaklaşık 3 ile 5 defa verilir.
-Meyveler: Aynı meyvelere ek olarak artık kavun, karpuz, üzüm, mango, ananas, yaban mersini, portakal, nar da eklenebilir. Muhtemelen bebeklerimizin dişleri çıkmaya başlamıştır ve kaşıntısı bol olur. Onları rahatlatmak için meyveleri soğuk sunabiliriz. Aynı zamanda bazı besinleri ellerine vererek dişlerini kaşımalarını da sağlayabiliriz.
-Sebzeler: Aynı sebzelere ek olarak brokoli, pırasa, kereviz, ıspanak, semiz otu, taze fasulye. Domates alerjik bir besin olduğu için bazı uzmanlar tarafından 1 yaşından sonra tavsiye edilsede, diğer kaynaklar pişirilen domatesin 10. aydan itibaren verilebileceğini söylüyor.
-Tahıllar: Aynı tahıllara ek olarak 8. aydan itibaren irmik, bulgur,rüşeym, kinoa, buğday, erişte , nohut, mercimek, kuru fasulye ve makarnaya da başlayabiliriz .
-Protein: Tavuk, et, kıyma ve yumurtanın sarısı verilebilir.
-Yoğurt, kefir ve lor peynirine devam.

10-12 Ay Arası: Şu ana kadar amacımız bebekleri besinlerle tanıştırmak, tatlarina alıştırmak oldu. İlk beslenme saatinden itibaren yemek sandalyesinde oturttuğumuz bebeğimiz yemek alışkanlığını kazanmaya başladı. Artık birçok besini küçük  parçalar  halinde eline verebiliriz, ama kesinlikle gözümüzü üstlerinden ayırmıyoruz, boğulma riskine karşı. 


Unutmayalım ki bebekler önce avuçlarının içiyle  kavramayı öğrenirler, en son olarak parmaklarıyla. Bu yüzden bebeklerimize sunacağımız yiyecekler onların avuçlarıyla kavrayabilecekleri kalınlıkta olmalıdır, ince veya küçük besinleri rahat kavrayamazlar.Genellikle 9. aydan sonra parmaklarıyla cımbızlama dediğimiz hareketi yapmaya başlarlar.Bebeklerin yiyeceklerine dokunması, yemek eylemine aktiv olarak katılması psikolojik ve motor gelişimine de katkı sağlayacaktır. 

Hala anne sütü bebeğimiz için temel besindir. Günde  3 ile 4 defa anne sütüyle beslenmeye devam edilir. 

Yukarıda sıraladığımız besinlere ek olarak 10. aydan itibaren balıkları da ekleye biliriz. Mevsimine göre taze balıklar tercihimiz olmalıdır. Bebeklere yüzey balıkları verilmelidir, mesela deniz levreği, mezgit, palamut, somon... gibi. Dip balıkları ağır metaller içerdiğinden verilmemelidir, mesela uskumru. tuna, kılıç balığı gibi..

3 Gün Kuralı:
Daha önceki yazıda bahsetmiştim. Ilk kez verdiğimiz her yiyecek için 3 gün bekliyor ve oluşabilecek alerjik reaksiyon belirtilerini gözlemliyoruz. Eğer vücutta kızarıklık, kaşıntı, bebekte huzursuzluk, kusma, ishal, karın ağrısı..gibi rahatsızlıklar görülürse hemen verilen besin kesilmeli ve doktorunuza baş vurmalısınız.

En Sık Yapılan Yanlışlar:
- Ek besine başladı diye anne sütünü kesmeyin. Adı üzerinde “ek besin”!
-Bebekler her zaman oturur pozisyonda yemek yemelidir.
-Aceleci davranmayın, yaşına göre yiyebileceği besinleri verin.
-Hazır mama ve pürelerden mümkün olduğunca uzak durmaya çalışın.
-Besinleri biberonda vermeyin.
-Meyve suları yerine kendisini veya püresini verin.
-Yemeklere sebzeleri veya eti kavurarak başlamayın.Haşlayın ve eğer mümkünse buharda pişirin.
-Püreleri yumuşatırken et, tavuk suyu veya anne sütü kullanın.
-Yemekleri tatlandırırken tuz, yağ yerine, taze kekik, biberiye, fesleğen kullanin.
-Beslenme aralarında bolca su önerin.
-Çok fazla besini karıştırarak vermeyin.
-Sevmediği bir yiyeceği ısrarla vermeyin. Birkaç gün bekleyip tekrar sunun.
-6 aydan önce bebeğin eğer kilo alma veya gelişiminde bir sorun yoksa, çok ağlıyor, doymuyor heralde diye şekerli su veya ek gıdaya başlamayın.Doktorunuza danışın.
-Her zaman mevsimine göre taze meyve- sebze kullanın.
0